KIRSALIN YAŞLI BEKÇİLERİ!
*As published in Radikal Newspaper on 11.01.2009
“Çocuklarımız bizi bir somuna değiştiler”
Bundan yaklaşık 3 ay önce
yaptığım İç Anadolu-Batı Karadeniz seyahati sırasında Amasya Göynücek İlçesi
Kervansaray köyünden Ayşe Nene, oğullarının ekmek peşine büyük şehirlere
çalışmaya gittiğini anlatırken sitemle dile getirmişti bu cümleyi. Söz konusu
bölgeyi, hatta neredeyse tüm Türkiye kırsalını gezdiğinizde gözünüze ilk çarpan
Ayşe Nene gibi birçok yaşlının tek başlarına köylerinde tutunmaya çalıştığıdır.
Maalesef Türkiye kırsalı hızla boşalıyor. Hele ki Karadeniz ve İç Anadolu’nun
birçok yerinde bu göç süreci neredeyse tamamlanmış durumda. Kırsaldaki nüfusun
çoğunu artık yaşlı nüfus oluşturuyor. Birkaç rakam vermek istiyorum: Yıllık
nüfus verilerine baktığımız zaman, kırsal nüfusun Kastamonu’da %31 , Sinop’ta %36 , Çorum’da %22 ve Amasya’nda %16 gerilediğini görüyoruz. Diğer
illerdeki kırsal nüfusun düşüş oranları bu illere yakın[1].
Karadeniz Bölgesinde kırsal nüfusu artan tek il Tokat görünüyor; orada da artış
sadece %4.
Karadeniz’de gittiğim her köyde inatla sorduğum
iki soru vardı. Bunlardan ilki: “köyünüzde geçen yıl kaç bebek doğdu?” sorusu
idi. Hiçbir köyde 5 bebekten fazla bir rakam söyleyene rastlamadım. Diğeri ise,
“köyde 40 yaş altı kaç çiftçi var?” idi. Bu rakam da 10 çiftçiyi geçmiyordu
genelde. Yine Sivas-Altınyayla İlçesi Mutubey Köyünden 10 yaşındaki Hilal’e
soruyorum, en büyük isteğinin ne olduğunu. Hilal hiç düşünmeden cevaplıyor:
“sınıfımız eskiden 20 kişiydi, 13’e düştük, bu yıl daha da gidenler olacak,
arkadaşlarım gitmesin istiyorum”.
Bu hızlı göç sürecinin nedenlerine
baktığımızda iki ana neden görünüyor: işsizlik ve daha iyi eğitim imkânı. İş
için gidenlerin çoğu Ankara, İstanbul, İzmir ve Nevşehir gibi illerde
inşaatçılık, fabrika işçiliği, gemi sökümünde çalışıyorlar. Güneydoğu’daki
işsizlerle kıyasladığımda bu Bölgelerdeki işsizlerin kalıpçılık, inşaat ustalığı
gibi daha yüksek becerileri gerektiren işlerde çalıştığını söyleyebilirim. Türkiye
genelinde hızlı bir tur attığınızda işgücünün de ülke genelinde nasıl
dolaştığını rahatça gözlemleyebiliyoruz. Bir yandan Karadeniz ve İç Anadolu gibi
bölgelerde insanlar iş bulmak umuduyla büyük şehirlere göçerken, diğer yandan bu
bölgelerde tarlalardaki ürünü çoğunlukla Güneydoğu’dan gelen Kürt aileler,
mevsimlik işçiler kaldırıyor. Kürtlere belli dönemlerde Romanya, İran ve
Irak’tan gelen diğer tarım işçileri de katılıyor.
Kırsaldaki göçün diğer önemli bir
nedeni ise eğitim. İnsanlar en azından çocuklarına iyi eğitim aldırmak istiyor.
Kırsaldaki eğitimin yapısı ve niteliği genel olarak tüm Türkiye genelinde kötü.
Köy okullarının çoğunda eğitim tek veya iki derslikte yapılıyor. Kısaca 5.
sınıfa giden çocukla 1. sınıfa giden çocuk aynı dersleri alıyor. Bu da tabi
kırsalda eğitimden beklentiyi oldukça düşürüyor. Gittiğim köylerdeki köy
okullarının çoğu öğrenci azlığından kapanmış durumda idi. Kalan birkaç tane de
bir iki yıl içinde kapanacak gibi görünüyorlardı. Ancak burada hemen bu
Bölgelerdeki okulların fiziki durumlarının Doğu’daki okulların durumu ile
kıyaslanamayacak kadar iyi olduğunu da belirtmek gerekir. Doğu Anadolu’da,
ısının eksi 20, eksi 30 derecelere kadar
indiği Bölgelerde dahi okulların durumu içler acısıyken ve hepsi sobalı iken,
Karadeniz ve İç Anadolu’nun köylerinde
paksiding ile kaplı okullara dahi rastlamak mümkün.
Türkiye kırsalı için acil
önlemler almak gerekiyor. Her Bölgenin ihtiyaçlarına göre farklı önlemler alınmalı.
Biran önce genç nüfusu kırsalda tutacak önlemleri tüm ülke kırsalında devreye
sokmak durumundayız. İnsanların tekrar toprakla bağını kurmak hayati bir
görev olarak karşımızda duruyor.
No comments:
Post a Comment