Yıllardır 'teröristler etkisiz hale getirildi' lafına kanıyorsan, sende bir sorun var kardeşim!
Son birkaç haftada 2000’e yakın insan gözaltına alındı, 200’den fazla insan tutuklandı, 100’e yakın insan öldürüldü ve dağ, taş, ormanlar yakılıyor! Ne uğruna?
Öylesine bir dönemden geçiyoruz ki, bu basit sorunun cevabını bile birçok insan kendisine dürüstlükle vermiyor. Açık açık tekrar soralım kendimize, tüm bunlar ne uğruna?
Bir zalim Başkan olmak istiyor, kendi başkanlığını ülkenin istikbali diye milyonlara yutturmaya çalışıyor. Ve Başkanlık için, çalıp çırptıklarının hesabını vermemek için, bir Bilal için nice canlar yakıyor!
Sadece son birkaç güne bakalım. Size “etkisiz hale getirildi” diyerek sunulan insanların aslında kim olduklarına:
“Etkisiz hale getirilen teröristler” den biri 29 yaşındaki Havzullah Doğan. Havzullah Doğan inşaat işçisi. Nusaybin’de sokaktan geçerken özel harekât timlerinin rastgele ateş açtığı kurşunların hedefi oluyor. Yaralanan Doğan bir evin bahçesine sığınıyor, ama polislerin Kürt nefreti öylesine büyük ki, Doğan’ı sığındığı bahçeye giderek infaz etmekte hiçbir sakınca görmüyorlar. Ne de olsa biliyorlar Kürdün kanı ucuz, kimse onlardan hesap soramayacak.
Ağrı Diyadin’de “etkisiz hale getirilen teröristler” ise fırında çalışan 2 çocuk işçi. Orhan Aslan ve Muhammet Aydemir’in ölmeden birkaç gün önce fırında çektirdikleri resim yoksulluk ve yokluklarının da bir göstergesi. Ağrı’da, Muş’ta çocukların çoğu 14 saat çalışıp, geri kalan zamanda uyuyup, sonra tekrar çalışırlar, yaşayabilmek için. Çünkü devlet son 30 yılda bu illerin köyleriyle birlikte doğal kaynaklarını da yakıp yıkıp talan etmiştir. Bu illerde sinema, tiyatro gibi gençlerin ve çocukların gidebileceği yerler yok denecek kadar azdır. Çünkü çocukların buralara gidecek sadece paraları değil, aynı zamanda uzun çalışma saatlerinden dolayı vakitleri de yoktur. Bu 2 güzel çocuk günde 10 TL. yevmiye ile çalışan garibanlardı, Ağrı’daki, Muş’taki, Bingöl’deki birçok çocuk gibi. Orhan ve Muhammet’in polislerce nasıl katledildiğini gören görgü tanıkları gözaltına alındı ve işkence yapıldı. Devlet yaptığı pisliği “vatan” uğruna satabilmek için tıpkı 12 yaşında katledilen Uğur Kaymaz, 11 yaşında katledilen Fatma Erkan’ın yanlarına konulan boylarından büyük kalaşnikoflar gibi, bu çocukları da katlettikten sonra üstlerine gerilla kıyafeti giydirdi. Bu devlet sadece zalim değil, ödlek, pislik bürümüş, vicdansız bir devlet.
Bugünlerde “etkisiz hale getirilen başka bir terörist” ise Diyarbakır’da evinin kapısında otururken kurşunlanan Fahrettin Budak. 3 çocuk babası Fahrettin Budak, Diyarbakır’ın yoksul Bağlar mahallesindeki evinin önünde otururken özel timlerin rastgele etrafa açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti. Fahrettin Budak’ın her şeyden habersiz 3 güzel evladının, olay üzerine gelen habercilere gülümseyerek verdikleri poza bakınca, 3 çocuğun böylesine pervasızca yetim bırakılmasına insan isyan ediyor.
Bir yıldır sınırda Türk askerinin açtığı ateşlerle katledilen insanları sayamıyorum artık. Bu insanların ölümü medya için konu bile değil! Dün yine TSK’ya bağlı askerler sınırdaki Rojavalıları taradı. 2 kadın ve bir çocuk öldü. Ölen 15 yaşındaki çocuk Mihemed Hesen Bunyamîn’nin vücudundan 10 mermi çıkarıldı. Sizler oturduğunuz yerde hala “vatan,millet, sakarya” konuşurken, Türk askeri sınırda yüzlerce masumu katlediyor.
Bir yandan bunlar olurken, öte yandan kadınları köle pazarında satan, insanların kafasını kesen İŞİD’e karşı sadece kendi toprağını korumak için değil, Ezidiler, Süryaniler, Türkmenler tüm bu insanlar için ve bu insanlarla beraber, insanlık için savaşan çocukların cenazeleri ise 2 haftadan fazladır Türkiye sınırında bekletiliyor. Bir sor kardeşim, ne için? Bu çocuklar kahramanca zalime karşı mücadele ettikleri için mi? Yoksa zalime karşı mücadele yerine korkakça, sinsice, vicdansızca zalimle işbirliğini seçen Türkiye’nin oyunlarını boşa çıkardıkları için mi? Cenazeye işkence hangi dinde, hangi inançta var kardeşim?
Gencecik askerler ölüyor. Dürüstçe soralım kendimize yine… Bu çocuklar ne için ölüyor, kim için ölüyor, hangi savaşta ölüyor? Düşman kim? Vatan tehlikede mi gerçekten? Bu çocuklar vatan için mi ölüyor, yoksa saray için mi? Ölen onbaşı Barış Aybek’in babası konuşuyor “vatan önemlidir ama…” Ah o “ama” ne çok şey barındırıyor!
Her gün onlarca çocuk bu ülkede yetim, öksüz bırakılıyor ve onlarca ana-baba evladından oluyor! Bir kez, bir kez kendine dürüstçe sor kardeşim, tüm bunlar ne için?
Sen evinde otururken, burada ormanlar, dağlar, taşlar, köyler, insanların yuvaları bilmem kaçıncı kezdir yakılıyor… Diyarbakır’da analar ellerinde sopalarla polisler evlatlarını gelip öldürmesin diye sokaklarda, mahallelerde nöbet tutuyor. Allah aşkına kardeşim, bir kez, bir kez silkin, bir kez olsun kendine dürüst ol, bir kez olsun aklını kalbini aç da, duy be kardeşim!
Bunca yıl, bunca bilgiden, devletin yaptığı bu kadar katliam ve pislik ortaya çıkmışken, sen hala “teröristler etkisiz hale getirildi” lafına inanıyorsan, sende de sorun var be kardeşim!
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 16.08.2015
No comments:
Post a Comment