Hakkarili
Niye Mutsuz?
Türkiye İstatistik
Kurumu’nun il düzeyinde yaptığı yaşam memnuniyeti anketinin 2013 sonuçlarının
açıklandığı gün Hakkari’deydim.
Ankete göre sağlık,
eğitim, asayiş, ulaştırma, şebeke suyu, toplu taşıma, yeşil alan…gibi birçok hizmetten
memnuniyetin en düşük olduğu il Hakkari.[1]
Hakkari’yi genelde Şırnak ve Muş takip etmekte. Gündemde bu olunca ben de akşam
görüştüğüm Hakkarili gençlere “Hakkari mutsuz mu?”diye sormuştum. Gençler şöyle
cevapladılar:
-Anadilimizde yazamadığımız için mutsuzuz.
-Hakkâri’ye bu sistem ölüm dışında hiçbir şey
vermedi.
-Sularımız
iki günde bir akıyor, mutsuzuz.
-Gençler
için sosyal mekanlar yok.
-Bize
kendi toprağımızda ikinci sınıf muamelesi yapılıyor.
-Burada
insanların %98’i Kürt ve kurumsal olarak hiçbir işini halledemiyor, çünkü
Kürtçe hizmet verilmiyor.
-Hakkariliyim
deyince uzaydan gelmişiz gibi bakıyorlar.
Hakkari Türkiye’nin en
genç nüfusuna sahip ili. Gençlerin çoğu çocuk yaşlardan itibaren çalışarak aile
gelirine katkı sağlamaktalar. Sosyal mekan yok denecek kadar az. Son 30 yıldır
devam eden savaş tarım ve hayvancılığı bitme noktasına getirmiş. Birkaç süt,
yem, gıda işleme tesisi dışında bir üretim yok. Görüştüğüm bir üretici halen
devam eden yayla yasaklarından dolayı sütün çok az olduğundan ve bu nedenle süt
bulamamaktan şikayet ediyor. Yılda neredeyse
90 günü bulan kepenk kapatmalar da cabası. Zaten kötü olan ekonomi daha da
çıkmaza giriyor. Bir Hakkarili “Hakkari
%99 Kürttür, saf Kürttür burası. Biz cezalandırılmış oluyoruz. Kepenk kapatma
dışında yeni bir eylem tarzı bulsalar” diyerek açıklıyor esnafın durumunu.
Birkaç yıl önce kurulan
Hakkari üniversitesi şehre az da olsa bir hareket getirmiş. Hakkari üniversitesinde okuyan gençlerin
çoğu Kürdistanlı gençler. Batıdan gelen genç sayısı oldukça sınırlı. Hakkarili gençler modern, düşünen, okuyan
yazan gençler. Hakkari’de bulunduğum
sırada Metan dağında devam eden karakol inşaatını protesto etmek için
düzenlenen eylemlere çoğunluğu aktif katılıyordu. Nitekim bu eylemlere ilişkin
görüştüğüm bir genç “Biz barışa çok sıkı
sarıldığımız için zulüm görüyoruz, ama yine de barışa sıkı sıkı sarılacağız” diyerek
eylemde bulunma nedenini açıklıyordu.
Barışa bu kadar sıkı
sarılmalarına rağmen, barış süreci konusunda Hakkarili gençlerin çoğu umutlu
değildi. Bir genç “değerlerime saygı gösterecek bir barış isterim” derken, bir başka
genç “savaş kiminle yapılıyorsa barış da
onunla yapılmalıdır” diyerek özetliyor barış süreci konusundaki
beklentilerini.
Hakkari’de her evde en
az bir şehit var. İnsanların ertelenmiş yasları var. Hakkarililer yoksul,
çaresiz ve umutsuzlar. Devlet onlara umutlanacak hiçbir şey sunmuyor. Hal böyle
olunca Hakkkarilinin de devletten bir
beklentisi kalmıyor. Hakkarili bir gencin dediği gibi “devlet buraya sırtını dönmüş durumda”.
Devlet bize bir şey
vermez ama bizden alır düşüncesi oldukça yaygın. Nitekim birkaç yıl önce Hakkari’deki
devlet okullarında tasarruflu ampul kullanımını teşvik etmek için herkese
tasarruflu ampul dağıtılmış. Ancak devletten zulüm dışında başka bir şey
görmemiş olan Hakkarililer, evlerine gider gitmez bu ampullerin içinde ses
dinleme cihazı, kötü bir şeyler vardır diyerek, ampulleri kırıp çöpe atmışlar.
Devlet Hakkari’de
nerede bir tepe bulmuşsa oraya mührünü
vurmuş. Bu katıksız Kürt şehrinde, her tepede, dağda, taşta “Her şey vatan
için”, “Ne mutlu Türküm diyene”
yazmakta.
Hakkari yolun bittiği
yer. Dağların şehri. Haşmetiyle her baktığımda kalbimi eriten Sümbül Dağının memleketi!
Derler ki Sümbül
Dağının etrafında sürekli bir hale olurmuş. Sümbülün halesi Hakkarili gençlerin
umudu olsun!
Nurcan
Baysal
19.06.2014
*As published in T24 on 28.06.2014
No comments:
Post a Comment