Bir avuç toprağın Kürtlere çok göründüğü günler…
“Keşke oğlumun bir parmağını bulsam. Bir baba olarak bir avuç toprağa sahip olsam. Ziyaret ederdim o toprağı, belki acım biraz dinerdi.”
Bu sözler oğlunun cenazesini arayan bir babaya ait. Sur’daki çatışmalarda hayatını kaybeden Hakan Arslan’ın cenazesinden 23 aydır haber yok. Erzurum Karayazı ilçesine bağlı Çavuşköy’de oturan baba Ali Rıza Arslan ile telefonla görüştüm. Ali Rıza Bey oğlunun cenazesinin bulunması için 16 kez Diyarbakır’a geldiğini anlatıyor. İçişleri Bakanlığı’na, 2 kez meclise, defalarca Diyarbakır Valiliği ve Emniyet Müdürlüğüne dilekçe vermiş. “Siz bulmayacaksanız, gidip ben oğlumun mezarını bulayım” demiş. Ama ne oğlunun cenazesini bulmuşlar, ne de bulması için bu acılı babaya izin veriyorlar. Ali Rıza Bey şöyle anlatıyor durumu:
“Oğlum askerliğini yaptıktan sonra Erzurum’a döndü. Benimle bir müddet kaldı, tarlada çalıştı, bana yardım etti. Sonra çalışmaya İstanbul’a gitti. Biz o sırada ona nişan hazırlığı yapıyorduk, nişanı için hazırladıklarımız hala evde duruyor. Sonra kayboldu oğlum. Her yerde onu aradım. 7 ay boyunca oğlumu aradım. 21 Ocak 2016 günü İMC TV’den oğlumun Diyarbakır Sur’da öldürüldüğünü öğrendim. Hemen Diyarbakır’a geldik. O gün bugündür cenazesini alamıyoruz. Sur’dan çıkan ve tutuklanan kişilerle görüştüm. Oğlumun nereye defnedildiğini biliyorlar. Hatta oğlumu defneden kişiyle görüştüm. Oğlumun cenazesini hala yasaklı olan Hasırlı mahallesindeki Hasırlı Camisi yanına defnettiklerini söylediler.”
Aile bunun üzerine Diyarbakır Valiliği ve Emniyet Müdürlüğü'ne başvurur. Ancak savcılık cenazenin defnedildiği belirtilen yerde daha önce arama ve kazı çalışmaları yapıldığını ve herhangi bir cenazeye rastlanmadığını söyleyerek ailenin başvurusunu reddeder. Oysa daha önce bu şekilde reddedilen bazı ailelerin cenazeleri yıkım alanlarında yapılan TOKİ inşaatları sırasında çıkmıştı, halen de çıkmaya devam ediyor.
Baba devam ediyor:
“23 aydır bu acının içindeyim. Dedim ki onlara siz bulmuyorsanız izin verin yasaklı alana ben gireyim, ben bulayım oğlumun cenazesini ama ona da izin vermiyorlar. Şimdi alanda inşaat yapıyorlar, yeni evler yapıyorlar, oğlumun üzerine yapıyorlar, buna ne ben ne de anası dayanamayız, oğlum inşaatın altında kalacak.”
Telefona gelen anne ise konuşamıyor üzüntüden, bana tek diyebildiği “bir avuç toprak istiyorum.”
Bir baba, bir ana, oğulları için bir avuç toprak istiyorlar. Bir avuç toprak için Cumhurbaşkanlığı dâhil yer yere başvurmuşlar. Söz bitiyor gerçekten.
Bir avuç toprağın Kürtlere çok göründüğü günlerden geçiyoruz.
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 15.12.2017
______________________________________________________________,
***Bu olayla ilgili beni bilgilendiren ve aileye ulaşmamı sağlayan Mezopotamya Ajansından gazeteci Deniz Tekin’e çok teşekkür ederim.
No comments:
Post a Comment