Wednesday, September 6, 2017

Türkiye’de gazeteci olmak zor; Kürt gazeteci olmak çok daha zor

Türkiye gazeteciler için (gerçek gazeteciler için tabii ki) koca bir hapishaneye dönüşmüş durumda. 150’den fazla gazeteci cezaevinde. İnan Kızılkaya, Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Altan, Turhan Günay, Zehra Doğan, Meltem Oktay, Tunca Öğreten, Mahir Kanaat, Ömer Çelik, Nedim Türfent, Nazlı Ilıcak, Deniz Yücel… İlk aklıma gelenler. Gün geçmiyor ki bir gazeteci gözaltına alınmasın. Birçok gazeteci ise yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Türkiye’de gazeteci olmak gerçekten zor.  Kürt gazeteci olmak ise çok ama çok zor.
Kürt gazeteci iseniz “potansiyel terörist” gözüyle bakılırsınız. Bir haber takibindeyken her an gözaltına alınmanız, kör bir kurşuna hedef olmanız muhtemeldir. Çatışmaların arttığı dönemlerde, çatışmalara paralel olarak Bölgede gazetecilere yönelik baskı ve şiddet de artar. Nitekim sokağa çıkma yasaklarının yoğun yaşandığı dönemlerde yaralanan, hedef gözetilerek vurulan, başına silah dayanan, işkenceye maruz kalan gazeteciler oldu. Bölgede onlarca gazeteci gözaltına alındı, onlarcası aylardır cezaevinde. Ve bu gazeteciler çoğu zaman medyada ufak bir haber bile olmuyorlar.

Nuri Akman ve Erdoğan Alayumat kimdir?

Bu “potansiyel terörist” bakışının son örneklerini haber takibi sırasında gözaltına alınan  Dihaber muhabirleri Nuri Akman ve Erdoğan Alayumat’a ilişkin haberlerde görüyoruz. Yandaş medya Nuri ve Erdoğan’ın gözaltına alınmasını “2 PKK üyesi yakalandı diyerek” verdi. Ana akım medya da hiç araştırmaksızın bu yalan haberi sayfalarında vermekte bir sakınca görmedi.
Oysa internette kısa bir araştırma ile Nuri Akman ve Erdoğan Alayumat’ın kim olduğunu rahatlıkla öğrenebilirlerdi. Nuri Akman uzun yıllardır birçok habere imza atmış bir gazeteci. Sokağa çıkma yasakları sırasında yine haber takibi yaptığı sırada gözaltına alınmış ve aylarca cezaevinde kalmıştı. Erdoğan Alayumat da Bölgede gelecek vaat eden güçlü seslerden biri.  

20 günde gözaltına alınan 18 gazeteci

Dün basın örgütleri Temmuz ayının ilk 20 gününde 18 gazetecinin gözaltına alındığı bilgisini geçti. Nuri Akman, Erdoğan Alayumat, Özgürlükçü Demokrasi Gazetesinden Zeki Erdem ve Mehmet Emin Yılmaz ile birlikte Türkiye genelinde 14 gazeteci daha gözaltına alınmış durumda. Birçok medya kuruluşunun kapatılması sonucu yüzlerce gazeteci ise işsiz. Dün bu konuda bir araya geldiğim Gazeteciler Cemiyetinin Başkanı Hakkı Botan’la Bölgede gazeteci olmanın zorluklarını konuşuyoruz. Şunları belirtiyor Hakkı Bey:
“Bölgede gazetecilere hiçbir nefes aldırılmıyor. Yaptığımız haberleri ne uydu ne de basın kurumları üzerinden duyurma imkânımız yok. Sadece fiziki gücümüzle ilkeli basın çalışması yürütüyoruz. Ona da bir saldırı var. Devlet burada yaptıklarının duyulmasını istemiyor. Eğer DHA, AA gazetecilere terörist diyorsa, o zaman devlet artık topyekun bir savaş açmıştır burada.  Ve bu savaşı sadece baskı ve silahla değil; aynı zamanda kendisine bağlı basın yoluyla da yürütmektedir. Bölgede AA kamerası ile devletin baskı, zor politikaları birlikte işliyor. En zor yerde kamerasıyla gazetecilik yapan arkadaşlarımızı AA “terörist” diyebiliyor. Aslında Türkiye’de Kürtlük artık terörizmdir. Artık Kürdün yanında duran herkesi de devlet terörist sayıyor.”
KHK ile kapısına kilit vurulan Özgür Gazeteciler Cemiyeti artık Özgür Gazeteciler İnisiyatifi olarak yola devam ediyor. Bölgede gazetecilere açılmış 200’ün üzerinde davaya bakıyor, gazetecilerin haklarını koruyup yanında durmaya çalışıyor. Ve tüm bunları büyük bir maddi imkânsızlık içinde yapıyor.

Doğu’dan Batı’ya gazeteciler olarak beraberiz, yan yanayız!

İçinden geçtiğimiz bu korkunç dönem Doğu’dan Batı’ya gerçek gazetecilik yapanlar arasında büyük bir dayanışma da başlattı elbet. Buradan adını anmadan geçmek istemediğim Haber Nöbeti Girişimi bu dayanışma ağları içinde en kıymetli olanlardan biriydi. O dönemi hatırlıyorum da, bombardıman altında yaşarken birilerinin sizinle dayanıştığını bilmek hepimize kuvvet vermişti.
Birbirimize kuvvet verdik, vermeye de devam edeceğiz!
24 Temmuz’da Çağlayan Adliyesinde hep birlikte gazetecilere özgürlük diyeceğiz. Ahmet Şık’ın yanındayız! Cumhuriyet yazarlarının yanındayız! Bununla birlikte Özgür Gündem’in de yanındayız, Dihaber’in yanındayız! Gazete Şûjin’in yanındayız! Bu ülkede hakikatle birlikte yürümeye çalışan tüm gazetecilerin yanındayız!
Bu insanların ömürlerinden çalanlar iyi bilsinler, gerçek gazeteciler susmaz. Susmadılar, susmayacaklar!
Birbirimize kuvvet vermeye devam, gerçekleri aktarmaya, hakikatin yanında olmaya devam!
Nurcan Baysal
*As published in T24on 23.07.2017

No comments:

Post a Comment