2 yıl önce bugün.
12 Ağustos 2015, saat 20:45. Fırının önünde 3 genç…
Muhammed ve Orhan çalıştıkları fırının önündeler. 16 yaşındaki Muhammed liseye gidiyordu, tüm yaz yakın arkadaşı Orhan ile fırında çalışmayı planlamışlardı. Günlük 10 TL. kazanıyorlardı. Akşam fırına gelmişlerdi, sabah fırını yakmak için odunları hazırlayacaklardı. Fırının hemen önünde Orhan tahta el arabasının üstünde, Muhammed ve abisi ise kaldırımda oturuyorlardı. Ellerindeki cep telefonu ile meşguller. Yanlarından bir sokak köpeği geçiyor.
Büyük bir patlama gerçekleşir. PKK fırının birkaç yüz metre ötesindeki Diyadin Emniyet Müdürlüğüne saldırmıştır. Orhan ve Muhammed çalıştıkları fırının odunluğuna saklanırlar.
Çatışma sesleri kesildiğinde Muhammed gece 23:00’a doğru annesini arar, “merak etmeyin, yerimiz rahat, fırına odunları taşıyacağız” der.
Kamera kayıtta... Saat 23:00.
Fırının önüne bir polis aracı gelir. Orhan ve Muhammed fırının yanında saklandıkları odun deposundadırlar. Polisler Orhan’la Muhammed’in bulunduğu depoya önce bir el bombası atarlar. İnsanlar bağırmaktadır “onlar bizim çocuklarımız ne yapıyorsunuz”. Polisler dinlemez ve depoyu tararlar.
Görgü tanıkları polislerin öldürdükleri Orhan ve Muhammed’in cenazelerine PKK'li kıyafeti giydirmeye çalıştığını ve öldürülen çocukların yanlarına silah bıraktıklarını söylerler.
Teröristler etkisiz hale getirilmiştir!
Ağrı Valisi olay sonrası yaptığı açıklamada çocukların çatışmada öldürüldüğünü ve “terör örgütü üyesi” olduklarını ifade eder ve çocukları öldüren polisler hakkında soruşturma izni vermez. Henüz birkaç gün önce, Erzurum Bölge İdare Mahkemesi, Valiliğin verdiği bu kararı reddederek, polisler hakkında soruşturma açılma kararını verir.
Orhan ve Muhammed, Ağrı’da 2 fırıncı çocuk. Günlük 10 TL karşılığında çalışıyorlardı. 2 yıl önce bugün, çalıştıkları fırında öldürüldüler.
Adalet bekliyorlar…
[1] Uluslararası Af Örgütünün başlattığı Diyadin’in Çocukları için Adalet kampanyasının videosundan kamera kayıtlarını izleyebilirsiniz, bkz: https://www.youtube.com/watch?v=DtJHyOTM_VM
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 13.08.2017
No comments:
Post a Comment