Akşam 22:00 den sonra internetin gelmesi ile yaşadığım haber alma sarhoşluğu pek uzun sürmedi. Gece yarısından sonra internet tekrar kesilince internetli o muhteşem 3 saati neden daha verimli kullanmadım diye ahlar vahlar çektim. Sosyal medyaya takılıp haberlere bakmak yerine niye faturaları ödemedim, banka talimatlarını vermedim, çocuğun TEOG çalışma sorularını internetten indirmedim, uçak biletlerini ayarlamadım, acil maillere niye cevap vermedim diye sinirden gece dönüp durdum.
Sabah bir umut elim yine cep telefonuna kaydı. Maalesef tık yok! Yapmam gereken acil işler var, ne yapsam diye düşünürken bir arkadaşım aradı. Şehrin 20 km. kadar dışındaki şirketinin fiber altyapısı varmış ve internet çekiyormuş.
Çocukları okula yolladıktan sonra toplandık çıktık şehrin dışına. Trafik ışıklarında bankacı bir arkadaşımla karşılaştım. Nereye diye sorduğumda, aldığım cevap traji-komik halimizi de gösteriyordu: “Adıyaman’da internet varmış dediler, bugün halletmem gereken işler var, Adıyaman’a gidiyorum.”
Kahve ve internet daha ne isterim! Hazırım haberleri almaya! Bir de ne göreyim sosyal medyada, Adıyaman’da da internet yokmuş. Arkadaşıma ulaşmaya, yoldan döndürmeye çalışıyorum ama nafile! Ulaşamıyorum.
1 saati nasıl değerlendirsem? Sosyal medyaya takılmadan işleri halletmeliyim. Faturaları ödedim, çocukların işlerini hallettim, hastaneden yarın için anneme randevuyu aldım, biletimi kestirdim… Offf… 20 dakikam kaldı. Daha hızlı olmalıyım. Sıra e-maillerde. İnsanlara şu an internet olmadığını onlara sonra döneceğimi yazdım. Ama İtalya’dan bir parlamenter arkadaşıma durumu anlatmak pek kolay olmadı, birkaç kez “nasıl yani” e-mailleri aramızda döndü durdu. Artık cevap veremeyince beni anlamıştır sanırım.
Şimdi eve dönüyorum. Acaba elektrik, suyu da keserler mi?
Elektrik ve suyu da kesecekseniz en azından haber verin! Dün banyolarını yapmadılar da, hiç değilse kirli kalmasın çocuklar.
Ben yine de çamaşırları yıkayıp, suları depolayayım!
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 27.10.2016
No comments:
Post a Comment