Bir varız, bir yokuz…
Yine buyurdu Cumhurbaşkanı, Kürt sorunu yoktur diye. Hatta bu sefer daha da ileri gitti “Kürt sorunu ifadesini kullanmak ayrımcılık olur” diyerek “bölücüleri” işaret etti.
Bu bana küçük bir çocukken “Kürt yoktur, hepsi dağ Türkleridir”diyen öğretmenimi hatırlattı.
Sonra darbeci, katil Kenan Evren’nin “Kürt diye bir şey yoktur. Bu, Güneydoğu'daki insanlarımızın, karda yürürken ayaklarından çıkan kart kurt diye seslerden oluşmuş bir kavramdır” demesini hatırlattı.
Çiller de sık sık tekrarlamıştı, “Kürtler yoktur, teröristler vardır”diye… Bu sözle de kalmayıp, yüzlerce Kürdün katlinin emrini vermişti.
“Kürt Sorunu yoktur, ağalık sorunu vardır” diyen Ecevit’i de anmadan geçmeyeyim.
Sayın Cumhurbaşkanı!
Belli ki siz çözüm, barış istemiyorsunuz! Ne de olsa dağda ölen sizin çocuklarınız değil. Ne olacak “gerekirse dört adam gönderir, sekiz füze fırlatır” her yerde savaş çıkartırsınız. Çünkü artık tek kıbleniz tahtınızı korumak!
Hani taşın altına bedeninizi yatırmıştınız! Baldıran zehiri içseniz de bu sorunu çözecektiniz!
Ne oldu Sayın Cumhurbaşkanı! Taş size ağır mı geldi! Artık kaybedecek çok şeyiniz mi var yoksa. Bir zamanlar elinizdeki yüzüğü göstererek “İşte bütün servetim bu yüzük. Eğer bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan çok zengin olmuştur, bilin ki haram yemiştir” demiştiniz. Bugünkü servetiniz ortada. Bu durumda kendi deyiminizle siz haram yediniz Cumhurbaşkanı! Yolsuzluklara bulaşıp, yetimin, yoksulun, işçinin hakkını yediniz. Ve korkuyorsunuz! Artık tek hedefiniz ne olursa olsun koltuğunuzu korumak! Bunun için de gözünüzü kırpmadan barışı, bu ülkenin çocuklarının geleceğini heba etmektesiniz!
Bunun için kutsal kitapları kullanmaktan bile çekinmiyorsunuz. Oysa annelerimiz, büyüklerimiz bizlere kutsal kitapların evlerimizin en temiz yerinde, özenle muhafaza edilmesini öğrettiler. Miting miting elinizde gezdirdiğiniz Kur’an, eğer okursanız size eşitlik ve adaletten bahseder. “Ey cinsleri muhtelif olan insanlar, ey renkleri değişik olan insanlar, ey kavimleri ayrı ayrı olan insanlar… Hepiniz Ademdensiniz, Adem de topraktandır” der. Kur’an ne zaman bir kavmi yok et dedi, ne zaman dilini yasakla dedi? Hangi Tanrı size kul hakkı yemeyi öğütledi, hangi Tanrı çocukları babasız bırak dedi? Hangi kitap zulmetmeyi emretti? Hangi kitap inkârı olumladı?
Ama öyle yağma yok Cumhurbaşkanı! Hesabınızı yanlış yapıyorsunuz!
Biz Kürtler ne çözüm masasını size devirtiriz, ne de barışın sizin siyasi emellerinize kurban edilmesine izin veririz! Biz savaşı yaşamış bir halkız Cumhurbaşkanı. Savaşın evlat acısından çok daha öte bir şey olduğunu bilen bir halkız. Ve savaşın korkunçluğunu bilen bir halk olarak, ne Türklerin ne de bu ülkedeki diğer halkların bunu yaşamasına izin vermeyeceğiz!
Biz varız Cumhurbaşkanı! Siz bizleri yok saydığınızda da biz hep vardık, buradaydık! Kafanıza eserse varlığımızı tanıyorsunuz. (Bu arada siz varlığımızı kendi kendinize tanımadınız, bizim mücadelemiz sonucu tanımak zorunda kaldınız). Ama varlığımızı tanımanız da yetmez. Biz şimdi haklarımızla var olmak istiyoruz Cumhurbaşkanı. Bizden gasp ettiğiniz haklarımızla... Ya gasp ettiğiniz, zulümlerle bizden aldığınız haklarımızı geri vereceksiniz, ya da biz mücadeleye devam ederek haklarımızı zaten sizlerden alacağız!
Sizin demenizle de biz ne var olur, ne de yok oluruz. Bunu da bilesiniz!
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 07.05.2015
No comments:
Post a Comment