Friday, September 5, 2014

Blendax kokusu


Blendax kokusu

21 Mart 1992 Newroz’u Cizre’de katliama dönüşmüştü. Cizre’de Newroz’u kutlamak üzere bir araya gelen binlerce insanın üzerine özel timler tarafından ateş açılmış, sivil halk 20 saat boyunca taranmış, 100’den fazla insan ölmüş yüzlercesi de yaralanmıştı. Yaralananların bir kısmı da hastane yerine gözaltına alınacak ve bu sefer işkence edilerek öldürüleceklerdi. Olay tüm dünyada geniş yankı uyandırmış, Almanya “'sivil Kürt halkına ateş açıldığı' gerekçesiyle Türkiye'ye silah sevkiyatını durdurmuş, Birleşmiş Milletler olayın incelenmesi için bir komisyon oluşturmuştu. Türkiye’de medya haberleri “teröristlerle çatışma” diye verirken Kürdistan ise toplu yastaydı.

21 Mart akşamı bir devlet “büyüğü”nün  televizyonda  “Cizre’de teröristler işbaşındayken Nusaybin’de ise halk Nevruz’u coşkuyla kutladı, Nusaybin halkına teşekkür ederiz” demesi o gece hemen yanı başındaki Cizre’nin acısıyla yanıp tutuşan Nusaybin halkını sarsacaktı. Nusaybin halkı, hemen ertesi gün 22 Mart 1992’de,  Nusaybin’in ortasından geçen Çağçağ deresinin üzerindeki küçük köprüde Cizre’deki katliamı protesto etmek için toplanır. 
Gerisini Nusaybinli sevgili dostum Fehmile Danış’tan dinleyelim:
“92 Newroz’undan hemen sonraki gündü. Ben Lise 2’ye gidiyordum. Cizre’de Newroz olaylı geçmiş, bir sürü insan öldürülmüştü. Biz de Nusaybin’de bunu konuşuyorduk, herkes çok üzgündü. Nusaybin’de ise Newroz olaysız geçmişti. Newroz akşamı bunlar konuşulurken, sanırım dönemin başbakanı Nusaybin halkına teşekkür etti televizyonlardan. ‘Nusaybin halkının sağduyusundan dolayı onlara teşekkür ediyoruz’ açıklaması yapıldı. Açıklama öyle yapılmıştı ki, sanki Cizre’de katliam olmasının nedeni Cizre halkıydı, Nusaybin’de ise halkın duyarlılığından dolayı olay çıkmamış gibi… Yani açıklama bunu hissettiriyordu. Bu açıklama Nusaybin halkında tepkiye neden oldu. Bu kadar insan öldürüldü Cizre’de, bizim insanlarımızı öldürdüler ve bize teşekkür ediyorlar diye düşündü herkes. Devletin açıklaması Nusaybin halkını çok rahatsız etmişti. Hemen ertesi günü Cizre’deki ölümlerin  protesto edilmesi için halk bir yürüyüş düzenledi.
22 Mart 1992 günüydü. Sanırım Pazar günüydü. Ben  banyodan yeni çıkmıştım. Bizim evimiz Hükümet Konağı ve Devlet Hastanesine yakındı. Evin hemen karşısındaydı Hükümet Konağı. Onun yanında ufak bir nehrimiz vardır, Çağçağ ırmağı deriz biz. Üzerinde de ufak bir köprü vardır.[1] İnsanlar mahallemizden de geçerek köprüye doğru yürüyorlardı. Protestoların başladığını anladık. Ben de yanımda  kız kardeşimle bakıyoruz olan bitene, camdan izliyoruz köprüyü.  Her tarafta panzerler vardı. İnsanlar köprüye doğru yöneldiler. Köprüde oturma eylemi yapıyorlardı. Sonra köprünün her iki tarafını panzerler kapattılar. Zaten küçük bir köprüydü. Panzerler köprünün her iki tarafından insanların üzerine doğru ilerlemeye başladı. Biz şok geçirmiştik. İnanamadık önce. İnsanlar köprüde mahsur kalmışlardı. Bazıları kendilerini kurtarmak için nehre atlıyorlardı. Ama panzerler durmadı, ilerlemeye devam ettiler. Panzerin insanların üzerinde inip çıktığını görüyordum, insanları bir kağıtmışçasına eziyordu. İnsanlar panzerlerin altındaydı. Herkes çığlık çığlığaydı. Benle kız kardeşim de camın önünde, çaresiz bir şekilde  haykırıyorduk, sanırım sinir  krizi geçiriyorduk. Ben olduğum yerde yere çökmüştüm, hıçkırarak ağlıyordum.  Her şeyi tüm detayıyla görüyorduk. Bir yandan panzerler ilerleyip insanları ezerken, öte yandan panzerlerden ateş ediliyordu insanlara. Bir gencin  kaçmaya çalıştığını gördüm, o da yaralıydı ama yine de kendini kurtarmaya çalışıyordu bir umut. Ama maalesef kaçamadı, kurtulamadı, silahla sırtından vurulup yere düştüğünü gördüm.
O günden sonra hayatımız eskisi gibi olmadı, o günü hiç unutamadık, uzun yıllar kendimize gelemedik.
Olaylar başlamadan hemen önce duş almıştım, saçlarım hala ıslaktı. O gün saçımı Blendax şampuanla yıkamıştım. Onun kokusu bende kalmış. O kokuyu her duyuşumda aklıma o gün ve o olaylar geliyor.”
Bir Blendax kokusundaydı savaş...
Kanla öfkeyle zulümle yazılan hayatlarımızın içindeki her kokuya sinmişti.
Nurcan BAYSAL
 
[1] Köprünün adı artık Şehitler Köprüsü’dür ve her yıl 22 Mart 1992 tarihinde köprüde katledilen insanlar için Şehitler Köprüsü’nde anma yapılır.
*As published in T24 on 01.09.2014

1 comment:

  1. Üzücü, Acıklı ve Sinir Bozucu. Çok çekti bu halk halada çekiyor.

    ReplyDelete