Turkiye'de Kürt Sorunu, insan hakları ve ilgili sorunlar - Kurdish Question,human rights and other questions in Turkey
Showing posts with label nusaybin. Show all posts
Showing posts with label nusaybin. Show all posts
Saturday, October 6, 2018
Destruction of the memory of a town: Nusaybin
Destruction of the memory of a town: Nusaybin
“It was the evening of Newroz 1992. I was in high school. We celebrated Newroz in Nusaybin without violence, but more than 100 people were killed during the celebrations in Cizre, a neighbouring district. The people of Nusaybin were so sad. While people were talking about the massacre in Cizre that evening, Interior Minister İsmet Sezgin thanked the people of Nusaybin on TV for ‘not supporting the terrorists in Cizre’. This statement enraged the people of Nusaybin and they decided to protest the massacre in Cizre.
Friday, November 18, 2016
"Sabah akşam bu camdan bakıyorum, neredesin Halil?.."
Nusaybin’in ünlü Musa Anter parkındayız. Bir zamanlar tüm Nusaybinlilerin toplandığı, Nusaybinli gençlerin gece yarılarına kadar oturup sohbet ettikleri parktan eser kalmamış. Parktaki 16 yıllık 6000 ağaç bile bombalanmış, kökleri kalmış. Parkın hemen arkasında tellerle çevrilmiş yasaklı Nusaybin var.
Kapatma gözlerini, Nusaybin yanık yıkık!
Kapatma gözlerini, Nusaybin yanık yıkık!
Evin avlusuna giriyoruz. O sırada 2 küçük kız çocuğu ellerinde 2 leğen sokaktan geliyorlar. Leğenlerde çöpten toplanmış küflü ekmekler var. Evin avlusu hurda dolu.
Bizi evin tek odasına alıyorlar. Yerde ince bir kilim, bir minder, bir tane de tahta beşik var. Odanın damı yok, tavan muşamba ile kapatılmış.
Bizi gören anne hemen ağlamaya başlıyor. Kadının kucağında bir bebek, yanında 2-3 yaşında bir erkek çocuk ve 2 kız çocuğu daha var. Kadın hem ağlıyor, hem anlatmaya çalışıyor: “Her sabah gidiyorlardı hurda toplamaya. O gün dedi ki anne bayram geliyor, gidip hurda toplayıp kendime elbise alacağım. Dilan’la birlikte gittiler hurdaya. Hemen tellerin oraya. Sarı yumurta şeklinde bir şey bulmuşlar, demir sanmışlar, sonra fırlatmış onu Zilanım…”
Tellerin arkasındaki Nusaybin!
Tellerin arkasındaki Nusaybin!
1,5 yıl öncesiydi. Ezidi kampları için yardım organizasyonlarında gönüllü çalışıyordum. Bu nedenle gelmiştim Nusaybin’e. O zaman tanışmıştım Nusaybin Belediyesi Eş Başkanı Sara Kaya ile. Her gün sınırdan, Rojava’dan cenazelerin geldiği dönemlerdi. Sara Hanım sürekli sınırdan cenaze karşılıyordu. “Hep yastayız” demişti bana. Nusaybin Rojava’yı yalnız bırakmıyor, Nusaybin’den Rojava’ya gıda desteği gidiyordu kamyonlarla. O gün bu çalışkan kadın beni fazlasıyla etkilemişti. Tüm yaşadıklarına rağmen güçlü duruşu, çevresine verdiği destek ve umut… Ayrılırken daha iyi günlerde görüşmek umuduyla ayrılmıştık.
Daha iyi günleri göremedik.
Wednesday, August 10, 2016
İki fotoğrafla Kürt sorunu
İki fotoğrafla Kürt sorunu
Önümde 2 fotoğraf.
Biri yıkık yanık Nusaybin’den servis edilmiş. Güzelim Nusaybin tamamen bir yıkıntı, harabe… Yıkıntıların ortasında askeri araçlar ve askerleri görüyoruz, hemen arkada yıkıntıların üzerine asılmış koca Türk bayrakları var. Ve bu yıkıntıların arasında komando marşı söyleyen özel timler görüyoruz.
İkinci fotoğraf ise pazar günü Diyarbakır’da çekilmiş. HDP’nin valilik tarafından engellenen mitingi, DBP il binasının önünde gerçekleşiyor. Binanın önündeki TOMA’ların önünde küçük bir çocuk. Bir elinde HDP bayrağı olan bu küçük çocuk, eliyle zafer işareti yaparak koca TOMA’nın önünde korkusuzca duruyor.
Bir yandan yakıp yıktığı bir şehrin her tarafına koca bayraklar dikerek fotoğraf çektirip servis eden bir zihniyet, öte yandan karşıdaki bu zihniyete koca yüreğiyle zafer işareti çekip karşı duran minik bir beden var.
Wednesday, June 15, 2016
Bu bahar Yüksekova’nın, Şırnak’ın, İdil’in, Nusaybin’in kadınları, çocukları ne yapar?
10 günlük uzun bir seyahatten sonra memleketime döndüm. Her uzaklaşma bana Amed’e ne kadar ait olduğumu tekrar tekrar hissettiriyor.
Memleketimde ilk dikkatimi çeken şey baharın gelmiş olması. Aklımda Yüksekova, Şırnak, Nusaybin, İdil bahçede açan çiçeklere bakıyorum.
Tam da geçen yıl bu zamanlar Yüksekova’da sevgili Geverli dostlarımla çarşıdan çeşit çeşit otlar ve kocaman dağ mantarları satın almıştım. Bu dağ otlarının kokusu baharla birlikte Yüksekova’nın sokaklarına sinerdi. Sahi Yüksekova’nın çarşısı bu bahar ne durumda?
Thursday, June 2, 2016
Yüksekova’nın, Şırnak’ın, Nusaybin’in Cizre gibi yıkılmasının kime ne faydası var?
Yüksekova’nın, Şırnak’ın, Nusaybin’in Cizre gibi yıkılmasının kime ne faydası var?
Dünden beri Yüksekova’dan tanıdıklarla konuşuyorum. Konuştuğum birçok kişi de bu son konuşmamız olabilir hissiyatı hakim.
İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın "Nerede barikat varsa temizlenecek. Yüksekova, Şırnak merkez ve Nusaybin'de çukur ve bariyerler var, gereken temizlik yapılacak. Vatandaşlarımıza yarım gün ya da bir gün önceden haber veriyoruz. Ona göre tedbirler alınıyor. Hazırlık yapıldıktan sonra operasyonlar başlayacak" açıklaması herkesi daha da endişelendirmiş durumda. Yüksekova’nın Cizre gibi yakılıp yıkılacağı beklentisi var.
20 binden fazla asker ve polisin Yüksekova’ya konuşlandırıldığı söyleniyor. Pazartesi gününden itibaren Yüksekova’da öğretmenler ve sağlık çalışanlarının büyük bir kısmı idari izinli sayılacak. Şehrin her tarafına zırhlı araçlar konuşlandırılmış durumda. İpekyolu üzerindeki 10 okul boşaltılarak asker ve polislere tahsis edildi. Her yerde askeri barikat ve kontrol noktaları oluşturuldu. Yüksekovalıların bir kısmı kenti terk ettiler. Kalanlar ise evlerine erzak stokları yapmaya çalışıyorlar.
Friday, October 30, 2015
Nusaybin yeni bir Cizre olmadan ses verin!
Nusaybin yeni bir Cizre olmadan ses verin!
Yaklaşık 5 gündür sokağa çıkma yasağının devam ettiği Nusaybin’de durum gittikçe kötüleşiyor. Nusaybinlilerden sık sık mektup alıyorum. Dün aldığım bir mektubu aynen yazıyorum:
“Sayın Baysal, Nusaybin den size yazıyorum. 4 gündür zincirli paletli tanklar dâhil zırhlı ağır silahlarla adeta savaş var şehirde, Nusaybin’de yerel basından başka basın yok, onlar da baskı altında ve sesimizi duyuramıyorlar, sesimizi kimse duymuyor. Şu ana kadar 3 sivil ölü ve 5 sivil yaralı var. Şehir tamamen kuşatma altında, minareler dahil yüksek yerlere keskin nişancılar konulmuş durumda, özellikle çatışmanın yoğun olduğu bölgelerde elektrik ve su yok, mobil internet tamamen kapalı, hastalar hastaneye gidemiyor, bir şekilde giden orada mahsur kalıyor, kamuoyu oluşturma adına sizden yardım talep ediyorum.”
Friday, January 2, 2015
Türkiye gelen Ezidi ve Kobaneli Kürtlere neden bakmıyor?
Türkiye gelen Ezidi ve Kobaneli Kürtlere neden bakmıyor?
Geçenlerde televizyonda Başbakan Davutoğlu, Kobane’den gelen 200 bin insana baktıklarını söylüyordu. Bunu sık sık hükümet üyelerinden de duymaktayız. Maalesef bu yanlış bilgi kamuoyunda birçok insan tarafından da rahatlıkla kullanılıyor.
Ağustos’ta İŞİD’in saldırılarının başlamasıyla Türkiye’ye göç eden Ezidi ve Kobaneliler için oluşturulan kamplarda Eylül’den beri gönüllü yardım faaliyetlerinde çalışıyorum. İlk aylar can haliyle gelen insanlara Bölge belediyeleri ve halkı ile yardım ulaştırmaya çalışırken, Türkiye devletinin hazırlıklarını yaptığını ve biran önce bu insanlara yardım elini uzatacağını düşünüyordum. Ama o yardım bir türlü gelmedi!
Friday, September 5, 2014
Blendax kokusu
Blendax kokusu
21 Mart 1992 Newroz’u Cizre’de katliama dönüşmüştü. Cizre’de Newroz’u kutlamak üzere bir araya gelen binlerce insanın üzerine özel timler tarafından ateş açılmış, sivil halk 20 saat boyunca taranmış, 100’den fazla insan ölmüş yüzlercesi de yaralanmıştı. Yaralananların bir kısmı da hastane yerine gözaltına alınacak ve bu sefer işkence edilerek öldürüleceklerdi. Olay tüm dünyada geniş yankı uyandırmış, Almanya “'sivil Kürt halkına ateş açıldığı' gerekçesiyle Türkiye'ye silah sevkiyatını durdurmuş, Birleşmiş Milletler olayın incelenmesi için bir komisyon oluşturmuştu. Türkiye’de medya haberleri “teröristlerle çatışma” diye verirken Kürdistan ise toplu yastaydı.
Subscribe to:
Posts (Atom)