Tuesday, February 28, 2017

Her şey çok güzel olacak-mış…

Her şey çok güzel olacak-mış…

Sur’un 6 mahallesinde sokağa çıkma yasağı 1 yıldan fazladır sürüyor. Bugün yasağın 417.  günü. Henüz Sur’daki yangının dumanı tüterken, hükümet Sur’da yeniden inşaya başladığını duyurdu. Biz Amedliler o mahallelere girip göremediğimiz için, iktidarın bizim sokaklarımızda ne yaptığını bilmiyoruz maalesef.
Yaklaşık 1 aydır televizyon kanallarında ve şehirdeki billboardlarda “Sur sevgiyle yükseliyor”, “Sur için Bismillah” yazıları dönüp duruyor. Sur, Sur’un sakinlerine kapatılmışken, Surlular 1 yıldan fazladır sokaklarına girememişken, iktidar bize “yeni bir Sur” “müjdeliyor.”
Bu hafta daha da ileri gitmişler. İktidarın şehirdeki uzantısı kayyum, belediye temizlik işçilerinin kıyafetlerinin arkasına “Her şey çok güzel olacak” diye yazdırmış. Üzerinde “Her şey çok güzel olacak” yazısıyla temizlik yapan işçileri gören Surlular haliyle epey şaşkın durumdalar. Nedir bizlerin göremediği “güzel olan?..”

Öğretmenime DO-KUN-MA!

Eylül ayında 11.301 öğretmen açığa alındı. Bu listedeki 9800 öğretmen Eğitim Sen’li öğretmenlerdi. Açığa alınan öğretmenlerin 4314’ü ise Diyarbakır’dandı.
Bölgede geçen yıl sokağa çıkma yasaklarından dolayı doğru düzgün eğitim göremeyen çocuklar, bu yıl da on binlerce öğretmenin açığa alınmasından dolayı eğitim alamadılar. Beden öğretmenleri fizik derslerine girdi, müzik öğretmenleri matematiğe… Birçok okulda dersler boş geçti. Aralık ayından itibaren öğretmenlerin göreve yeniden iadesi başladı. 85 öğretmen ise ihraç edildi.

Thursday, February 16, 2017

Is Şırnak one of the 81 cities of Turkey?

Is Şırnak one of the 81 cities of Turkey?

I am in Şırnak, one of the Kurdish cities that was under curfew for 8 months, between 14 March-14 November 2016 . 70% of the city has been totally destroyed. 8 of the city’s 12 districts do not exist anymore. The streets that I walked on before, the parks, the main square of the city, Cumhuriyet Meydanı, where I met together with the Şırnaqi youth years before, none of them exit. There are no streets left. One of the biggest districts, Bahçelievler, with a population of 12.000 has now been flattened. It is hard to believe that there were houses, shops, parks, schools and life before. It is hard for me to believe that I am in Şırnak.

There has been huge destruction in other Kurdish cities; in Cizre, Nusaybin, Yüksekova and Sur as well. None of them are like Şırnak.  Think about a city, that no longer has a city center!

Wednesday, February 15, 2017

Halep'in, Filistin'in çocuklarıyla birlikte keşke Sur'daki çocukları da görseniz

Halep'in, Filistin'in çocuklarıyla birlikte keşke Sur'daki çocukları da görseniz

Geçen hafta sokağa çıkma yasağı ve çatışmalar sırasında Sur’dan çıkarılan sivillerin görüntüleri yayınlandı.
Videoların birinde pembe paltolu kız çocuğu görüyoruz, serçe tedirginliğinde. “Üzerindekini çıkar” diyor megafondaki ses:
-Çıkardım.
-Üzerindeki hırkanı kaldır yavaşça, karnını göreyim.
-Sadece karnını göster bana, karnını.
-Evet sırtını da.
-Evet indir kazağını, yerden kabını al, ellerini kaldır, evet, yavaş yavaş yaklaş.
-Yaklaşıyorum, geleyim mi?
-Evet, orada dur. Bırak kabanını. Pantolonunu çek yukarıya, bacaklarını göreyim bacaklarını.
-Tamam. Pantolonum çıkmıyor. Polis amca, pantolonum yukarı çıkmıyor…
Bu şekilde devam ediyor görüntüler.

"Devlet size ne yaptı" diye soranlar, Roboski’ye bakın, yeter!

Bundan yaklaşık 2,5 yıl önce gitmiştim Roboski’ye. O gün Roboski katliamının 827. günüydü. Derin dağların yarattığı yüksek vadiler üzerinde önce Ortasu köyünden geçmiş, daha sonra Gülyazı köyüne gitmiştim. Roboski Derneği'nin önünde buluşmuştuk Veli Encü ve Roboskili analarla. Derneğin camında Roboski katliamına ilişkin poster ve resimler asılıydı. Kocaman bir yazı vardı duvarda: “Roboski İçin Adalet Yeryüzü İçin Barış.”
Tek büyük bir odadan oluşan derneğin, ufak bir de çay ocağı, mutfak gibi bir bölümü vardı. Katliamdan önce köy kahvesi olan bu yerde,  ölen gençler dinlenirmiş. Derneğin içinde bir duvarda Roboski’de katledilenlerin fotoğrafları asılıydı. Bizi bekleyen Roboskili anaların ellerinde ise öldürülen çocuklarının resimleri vardı. Resimleri sanki evlatları canlıymışçasına okşamaktaydılar.[1]

Şırnak: Bir kent hafızadan silinmeye çalışılıyor

Sokağa çıkma yasağından önce nüfusu 64-65 bin civarında olan Şırnak’ın şuan nüfusu 30-35 bin civarında. Şırnaklıların yüzde 40-50’si henüz memleketlerine dönememişler. Bunun nedeni ciddi bir barınma sorunu olması. İnsanların dönebilecekleri bir evleri yok, kiralanabilecek bir ev de yok!
Dönen ailelerin çoğu başka ailelerin yanına ya da daha önce kömürlük olarak kullanılan bodrumlara yerleşmiş durumdalar.

Thursday, February 9, 2017

Turkey, a modern day soap opera

Turkey, a modern day soap opera

Last week, I met with my Canadian friend who lives in Turkey. She told me about a Turkish soap opera that she watched that morning.  In the soap-opera, the young women gave a bunch of flowers to her mother-in-law. The mother-in-law threw the flowers to the floor and stomped on them. My friend said, “this is too much, too dramatic!” I laughed and answered, “No, this is not too much for Turkey. Turkey is a modern day soap-opera!”

Just 3 weeks ago, the cafeteria manager of Cumhuriyet newspaper said that he would not serve tea to Tayyip Erdoğan. He was immediately taken into custody after the police raided his home. Authorities said that he was arrested for insulting the president.  In Turkey, insulting the president is a crime punishable for up to four years in prison. There are more than 1,800 cases against people including cartoonists, school children, journalists and writers all accused of insulting Erdoğan.

Tuesday, February 7, 2017

Şırnak, Türkiye Cumhuriyeti’nin 81 ilinden biri midir?


Şırnak, Türkiye Cumhuriyeti’nin 81 ilinden biri midir?

1 ay sonra yeniden Şırnak için yollardayım.
Nusaybin’den itibaren kontroller başlıyor. Nusaybin girişindeki kontrol noktasındaki beton bariyerler Türk bayrağına boyanmış. 
Önce halen ciddi sayıda Şırnaklının kaldığı Kumçatı beldesine uğruyorum. Kumçatı beldesi, belde ve köylerine sığınan Şırnaklıların çadırlarının yıkılması ile gündeme gelmişti. Tam o dönem ziyaret etmiştim beldeyi. Bugün artık çadır tek tük görünüyor. İnsanlar dayanışmayla tek göz de olsa ufak evler inşa etmeye yönelmişler. Birçok aile köylerdeki yakınlarının yanında kalıyor. Köylere uğrayıp birkaç aile ile görüşüyoruz. Ezidiler geldiği dönem oluşturulan kampta ise 28-30 civarında aile var. Geçen ay kampın halini yazmıştım.[1] Kapı, pencere, hatta çatının bile olmadığı bu kampta bu aileler kışı geçirmekteler.
Kumçatı’dan sonra Şırnak’a geçiyoruz. Aslında bu “geçmek” yazdığım gibi pek de kolay olmuyor.
Şırnak girişinde daha önce yazan  “Şırnak Türkiye Cumhuriyeti’nin 81 ilinden biridir” yazısı bu sefer yok. Onun yerine “Şırnak bir Türk ilidir” yazıyor. Bakalım bundan sonra ne gelecek… Yorumu size bırakıyorum.

Masum insanlar ölmüş! Sevinenler var!

Masum insanlar ölmüş! Sevinenler var!

Sabah oğlum uyandırıyor erken. “Anne kalk İstanbul’da bomba patlamış” diye.
Yeni yıl kutlamaları öylesine hedef gösterildi ki doğrusu bir saldırı olabilir ihtimali birçoğumuzun kafasından geçiyordu. Yine de “yok ya olmaz herhalde” deyip bu düşünceyi kafamdan atmaya çalışıyordum. İnsanız işte, bir yanımız hep iyiyi umut etmeye kayıyor.
Sosyal medyada bir kullanıcı yazmış, “Eskiden yeni yılın ilk bebeği haberleri düşerdi bu saatlerde” diye. Öyleydi ya diye düşünüyorum, sanki fi tarihinden bir şeyi anımsar gibi…

İrlanda'dan: Bir asker ve bir gerilla, barış için bir arada

Raoul Wallenberg Enstitüsü, Demokratik Gelişim Enstitüsü ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kadınların barış inşa süreçlerine katılımlarını konu eden 1325 sayılı kararın uygulanmasına yönelik çalışan Operation1325’in organizasyonu ile barış konusunda çalışan bir grup kadın İrlanda’dayız.
Seyahatimizin üçüncü gününde Dublin’den, Kuzey İrlanda’ya Belfast’a geçiyoruz. Belfast’ta eski politik tutsaklar için çalışan bir sivil toplum örgütü olan COISTE’yi (Committee for Political Prisoners) ziyaret ediyoruz.

“Sarmaşık bizim için bir umuttu”

Diyarbakır’da kapatılan Sarmaşık Yoksullukla Mücadele Derneği’nin Gıda Bankası’nın önünde, dernek genel sekreteri Şerif Camcı ile buluşuyoruz. Gıdaların bulunduğu deponun kapısına mühür vurulmuş. Şerif Bey içeride 600 bin liralık gıda olduğunu, depoyu mühürlemeye gelenlerden birkaç gün bu gıdaları çıkarıp, ailelere dağıtmak için müddet istediklerini, ama izin verilmediğini söylüyor.
Deponun önüne gün içinde birçok aile gıda paketi almaya geliyorlar ama deponun kapalı olduğunu görünce geri dönüyorlar. Şerif Bey ile birlikte daha önce Sarmaşık’tan destek alan ailelerden birini ziyarete gidiyoruz.

Her şey sen hızlı trene kavuşamayasın diye!


Bir cehennemde yaşıyor gibiyiz. Her an daha kötü ne olacak diye düşünerek geçiyor günlerimiz.
Dün akşam Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov, uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. “Allahu ekber. Halep'i unutmayın, Suriye'yi unutmayın. Beldelerimiz güvende olmadıkça sizler güvenliği tadamayacaksınız” diyerek Büyükelçiye saldıran kişinin Ankara Çevik Kuvvet'te görevli polis memuru Mevlüt Mert Altıntaş olduğu ortaya çıktı.
Elbette hemen yayın yasağı geldi. Türkiye’de yaşanan saldırıyla ilgili gelişmeleri dünya medyasından takip etmek zorunda kaldık. Hemen arkasından Twitter yavaşlatıldı, hatta birçok ilde sosyal medya kullanılamadı.