Tuesday, December 20, 2016

Sana yazıyorum ama muhtemelen beni duymayacaksın "kardeş!"

Sana yazıyorum ama muhtemelen beni duymayacaksın "kardeş!"

Diyarbakır Büyükşehir Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’nın gözaltına alınması tüm şehirde tepkilere neden olmuş durumda. Bugün saat 11.00’e doğru halk gözaltılara ilişkin protestosunu göstermek amacıyla Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde toplanmaya çalıştı. Çalıştı diyorum çünkü tüm gün halk toplanmaya, polisler ise halkı dağıtmaya uğraştı.
Önü tamamen barikatlar, TOMA'lar ve yüzlerce polis ve özel timlerle kapatılan belediyenin önüne halk toplanamasın diye epey önlem alınmıştı. Halk tilili çekerek ve alkışlarla belediye eş başkanlarının gözaltına alınmasını protesto ederken, TOMA'lar ise su ve gaz sıkarak bu protestoya karşılık veriyorlardı. Sık sık ara sokaklara sığınmak durumunda kaldık. Ara sokaklarda yol ortasına park etmiş kamyonetlere, TOMA'ların girmesini engelledikleri için  duacı olduk. Kimi zaman da gelen su ve gazlardan kaçarak binalara sığındık, kapılarını açan ve açmayan evlere, kafelere insanlık puanı verdik. Tüm bu mücadeleye rağmen insanlar 5-6 saat  belediyenin önünden ayrılmadılar.

Gültan Kışanak ve Fırat Anlı gözaltında, nereye gidiyoruz?

Hükümetin Kürt politikasının ne yöne gittiği gözümüzün önünde çok berrak bir şekilde belirmeye başladı.
Dün Şırnak’a gitmiştim. Giremedim. Şırnak’ın 20 km. ötesindeki Kumçatı Belediyesi’nde hizmet veriyor, Şırnak Belediyesi. Kumçatı beldesinin farklı noktalarında, yol üstlerinde ve köylerde çadırlar görünüyor. Evi yıkılan ve evlerine giremeyen Şırnaklılar buldukları yerlere, kimi zaman 2 köy evinin arasına, üstüne, derme çatma çadırlar yapmışlar. Bu çadırları bile sökmeye çalışan silahlı askerler, özel timlerle karşılaştım. Gece yarısı Diyarbakır’a dönünce bu sefer şehrin büyük çoğunluğunun iradesini yansıtan belediye eş başkanlarımız Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’nın gözaltına alındığını öğrendim.

Şırnaklılar nereye gitsin?

Şırnaklılar nereye gitsin?

Biz hayatlarımıza öyle ya da böyle bir şekilde devam ederken, bugün tam 223 gündür Şırnak’ta hayat durmuş durumda. 14 Mart’ta başlayan sokağa çıkma yasağı 3 Haziran’da operasyonların bitmesine rağmen aylardır devam ediyor. Nitekim Şırnak’taki yıkımın büyük bölümü de operasyonlar bittikten sonra başlıyor.
Sosyal medyaya düşen Şırnak resimlerine bakıyorum, hatırlamaya çalışıyorum Şırnak’ın caddelerini. Her gittiğimde oturduğum Pepule çay bahçesi, akşam karanlığından sonra Şırnak’ı, Cudi’yi, Gabar’ı izlediğim Cumhuriyet Meydanı. Meydanlar bile yok artık, Şırnak  dümdüz görünüyor.

Karanlık

Karanlık

Bir Diyarbakır gecesi daha. Bahçede karanlıkta oturmuş gelip geçen sesleri dinliyorum. Birkaç ambulans, jetler, arada bir patlama sesleri. Patlama sesleri havai fişek sesi mi başka bir şey mi ayırt etmeye çalışıyorum. Düğün yapıp her gece havai fişek patlatanlara küfrediyorum. Düğün yapıyorsanız yapın tabii de en azından havai fişeksiz olsun.
Şehrin her tarafında polis noktaları var artık. Evden büroya gitmek artık 10 dakika sürmüyor. Askeri lojman ve kurumlar, emniyet, valilik gibi kurumların etrafları tamamen kapatıldığı için aylardır şehirde trafik darmaduman. Şimdi yazarken fark ettim de aylar değil, artık bir yılı doldurduk.
Sahi neredeydik 1 yıl önce.