Türkiye’de konu Kürt
sorunu olunca birçok kişi ve kurum geçmişin unutulması, temiz bir sayfa
açılarak geleceğe bakılması gerektiğini söyler. Bunu söyleyenler, bu “unutma
veya unutturma” nın mağdurlar açısından ne anlama geldiği pek düşünmezler.
“Unutun” diyenler bilmezler ki
Diyarbakır’ın, Batman’ın, Bingöl’ün, Hakkarini’in her sokağında, her dağında,
her köyünde ölüler ortadadır halen. Sizinle yürürler Amed’in sokaklarında.
Yaraları sarılmamış, hesapları kapanmamıştır.
Onlar öylece gezerler bizim
buralarda.
Bunu söyleyenler
Kürtlerin yaşam algılarını da bilmezler. Batı kanallarında verilen Batının
Kürtlere ilişkin düşünce ve algıları, çoğu zaman bizim yaşam ve algılarımızdan
tamamen farklıdır. Kürtler nasıl yaşarlar, neyi kutlarlar, neye ağlarlar, neye
kızarlar pek bilmezler, önemsemezler
de. Geçen gün örneğin Mehmet Sincar’ın
ölüm yıldönümüydü. Mehmet Sincar, DEP Mardin Milletvekili, 20 yıl önce 4 Eylül’de,
faili meçhulleri araştırmak için gittiği Batman’da öldürüldü. Onun da faili
meçhul, Kürtlerin çoğu gibi. Kürtler dün Mehmet Sincar’ı andılar, tıpkı 10
Temmuz’da Vedat Aydın’ı andıkları, 20 Eylül’de Musa Anter’i anacakları gibi.
Kürtler belirli
günlerle yaşarlar. O günler hiç unutulmaz. En son Roboski eklenmiştir bu
halkaya. Dünya döndükçe 28 Aralık artık yastır Kürtler için.
Kısacası sevgili kardeşlerim, sizin unutturmaya çalıştığınız bizim
çocuklarımızın babalarımızın katlidir. Unutturmaya çalıştığınız yakılan yıkılan
köylerimiz, işkence gören sevdiklerimizdir. Unutturmaya çalıştığınız okuduğunuz
ders kitaplarında bir ayaklanmanın
nedeni gibi duran babalarımız, dedelerimizdir.
Unutturmaya çalıştığınız aslında “biziz”, kimliğimiz, hafızamız,
şarkılarımız, ağıtlarımızdır.
Benim size önerim
şudur: Hatırlayın! Hiç olmazsa bir gün için bunu yapın. Hatırlama kayıtsızlığa
karşı da bir mücadeledir aynı zamanda… Bugün
elinizdeki her şeyi bırakın, geçmişte öldürülenler adına bir ağıt yakın.
Bugün başınızı önünüze koyun, işte bugün daha fazla beklemeden düşünün. Onlar
öldürülürken biz nasıl sustuk, bu katle nasıl ortak olduk deyin. Bugün utanın,
öldürülen, uzuvları kesilen çocuklar ve babalar adına utanın. Başınızı önünüze eğin, bugün af dileyin. Bırakın bugün dünya dursun, bırakın bugün
herkes sussun. Bugün, bir tek gün kendinizi Kürtlerin yerine koyun, ananız
babanızla konuşamamak ne demek düşünün. Bugün sokağa çıkın, bilmediğiniz bir
dilde ekmek almaya çalışın. Bugün sokağınızı temizleyen Kürt çocuklarla
konuşun, oralara nasıl gelmişler, hangi yakılan köyden bir dinleyin. Tek bir
gün “Kürt olmak ne demek” deneyin. Bugün Kürtler için bir gözyaşı dökün, bugün
ağlayın, bugün ağlayın ki bir gün sizi bağışlayabilelim…. Bugün bedenleri
parçalanan Roboskili çocuklar için bir gözyaşı dökün, Mehmet Sincarlar, Vedat
Aydınlar, Uğur Kaymazlar için bir gün, tek bir gün ağlayın. Bugün yasımıza
ortak olun. Hiç olmazsa ölülerimize borcunuzu ödeyin. Beklemeyin, bugün af
dileyin onlardan, bugün ölülerimize bir ağıt yakın!
Nurcan
Baysal,
6 Eylül 2013, Diyarbakır
*As published in Birgün Newspaper on 08/09/2013
6 Eylül 2013, Diyarbakır
*As published in Birgün Newspaper on 08/09/2013