Ankara katliamının mesajı: Kürde dokunan yanar!
Ankara’daki kanlı katliamda ölenlerin hikâyelerini günlerdir tek tek okuyorum. Merzifon’dan Metin, Yozgat’tan Hacı, Adana’dan Nevzat, Trabzon’dan Gökmen, Aydın’dan Elif, Bingöl’den Abdülkadir, Denizli’den Gökhan, Tarsus’tan Orhan, Suruç’tan Gülhan ve Yılmaz…
Ölenler Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Arap… Emekçi, eşitlik ve özgürlükten yana, halkların kardeşliğinden yana, sosyalist, hepsi barış isteyen insanlar… Kürtlerin hak mücadelesinin yanında olan insanlar…
Suruç’ta ölenler de çoğunlukla sosyalist Türk gençlerdi.
Bu insanları katlederek verilmek istenen mesaj ya da mesajlar nelerdir?
Ben bu mesajlardan birinin “Kürde dokunan yanar” mesajı olduğunu düşünüyorum.
Uzun yıllar cezaevinde yatan solcu Türk bir arkadaşım cezaevinde onlara sık sık “Sizler hainsiniz” denildiğini söylerdi. “Kürtler hasım düşman, ama sizin gibi Kürtleri destekleyen Türkler ise hainsiniz” denilerek işkence yapıldığını söylerdi. Ankara’da, Suruç’ta katledilenlerin bu devletin gözünde “Kürtlerle işbirliği yapan hain Türkler” olduğu gerçeğini gözden kaçırmayalım. Belki de o nedenle devlet erkânı için bu insanların ölümüne sırıtmak, yasları ile dalga geçmek böylesine kolaydır.
Uzun yıllardır öylesine çok şiddete tanıklık edip, Bölgede bu şiddet yaşanırken Batı da öylesine uzun sessizliklere tanıklık ettim ki… ve maalesef hala da ediyorum. Türklerin bizi duymadığı ve hiçbir zaman duymayacağı algısı kafamda iyice yer etmişti. Şimdi bu katliamdan beri şunu düşünüyorum: Evet, fazla değil, belki bir avuç, ama bizi duyan Türkler var, yanımızda mücadele eden, bizlerle dayanışan güzel insanlar var. Bizlerle birlikte eşit, özgür yaşam isteyenler var.
Açıkça itiraf edeyim. Batıda bizlerle dayanışanlar olduğunu bilsem de, ben Diyarbakır’da bomba, kurşun ve helikopter seslerinin altında yaşayan bir Kürt olarak onları çok az duyuyorum. Onların Batıda verdiği kıymetli mücadeleyi çok az görüyorum, ve çok az takip ediyorum.
Şimdi katledilen bu insanlara baktıkça, hikayelerini okudukça tekrar tekrar düşünüyorum: Trabzon’dan bu mücadeleye destek vermek, Yozgat’ta Kürtlerin eşitliğinden bahsetmek, Rize’de yaşasın halkların kardeşliği diye haykırmak… bunlar zor olmuş olmalı. Onları düşünüyorum, bizimle beraber daha iyi bir dünya için yürümek onlara nasıl bir bedel ödetti, nasıl zalim bir bedeldir bu!
Bu katliamı yapanlara ve yaptıranlara bir çift sözüm var:
Bu katliamlarla bizleri ayrıştırdığınızı düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Çünkü ben kendimi Batı'daki bu kardeşlerimle artık daha yakın hissediyorum. Onların acısını yüreğimde hissediyorum, onların bizimle yan yana durarak verdikleri mücadelenin kıymetini daha fazla biliyorum.
Ve, evet yastayız. Ama aynı zamanda barışı kurmak adına umudum ve motivasyonum arttı. Kendimi daha güçlü hissediyorum. Onların varlığını daha yakından hissediyorum. Onları hissediyorum. Onlarla kardeşçe eşit yaşayabileceğimiz bir dünya kurabiliriz, buna inanıyorum.
Kürde dokunan yanmayacak artık! Onları yakamayacaksınız! Bir daha bu güzel insanları katletmenize izin vermeyeceğiz!
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 16.10.2015
No comments:
Post a Comment