Hükümetin Kürt politikasının ne yöne gittiği gözümüzün önünde çok berrak bir şekilde belirmeye başladı.
Dün Şırnak’a gitmiştim. Giremedim. Şırnak’ın 20 km. ötesindeki Kumçatı Belediyesi’nde hizmet veriyor, Şırnak Belediyesi. Kumçatı beldesinin farklı noktalarında, yol üstlerinde ve köylerde çadırlar görünüyor. Evi yıkılan ve evlerine giremeyen Şırnaklılar buldukları yerlere, kimi zaman 2 köy evinin arasına, üstüne, derme çatma çadırlar yapmışlar. Bu çadırları bile sökmeye çalışan silahlı askerler, özel timlerle karşılaştım. Gece yarısı Diyarbakır’a dönünce bu sefer şehrin büyük çoğunluğunun iradesini yansıtan belediye eş başkanlarımız Gültan Kışanak ve Fırat Anlı’nın gözaltına alındığını öğrendim.
Gültan Kışanak, Türkiye’yi siyaseten temsil etmesi beklenen Meclis’te bir komisyona ifade verdikten sonra belediye başkanı olduğu şehre dönerken havaalanında gözaltına alındı. Fırat Anlı ise evinden gözaltına alındı. Görüştüğüm eşi, Fırat Bey’in polisler tarafından evinin aranmasından önce götürüldüğünü, çocukların bir odaya kapatıldığını, uzunca bir süre avukat aramaya bile izin verilmediğini söyledi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye eş başkanları eğer Türkiye hukuk sistemi içinde bir suç işledilerse ifadeye çağrılabilirlerdi. Ancak böylesine bir yöntemle Kürt halkına verilmek istenen mesaj başka. Burada kanımca en başta amaçlanan Kürt halkına “Senin seçtiğin temsilcilerine ben böyle davranırım” mesajını vermek.
Evlerini yıkıp yaktığı insanların yakınlarının yanına kurduğu 2 çadıra tahammül edemeyen, Kürt halkının büyük çoğunlukla seçtiği temsilcilerini bu şekilde gözaltına alan bir iktidar ile karşı karşıyayız. Tüm bunlar devletin Kürtler konusundaki siyasetinin nereye gittiğini açıkça gösteriyor bizlere.
Gültan Kışanak ve Fırat Anlı, yıllardır tanıdığım iki kıymetli insan şimdi gözaltındalar.
Yalnız değiller!
Yüreğimiz ve aklımızla tabi ki onlarlayız!
Nurcan Baysal
*As published in T24 on 26.10.2016
No comments:
Post a Comment