Çözüm Sürecinde
Kalkınma
*As published in BIANET on 03.12.2013
İrlanda barış sürecinin baş aktörlerinden biri olan
ABD’li eski senatör George Mitchell, barışın tesisinin kuşaklar alacağını
söyleyerek, çatışma sonrası süreçte özellikle insanların kafaları ve
kalplerindeki anılarının tamirinde ekonomik imkanların da önemine dikkat
çekerek şöyle diyor:
“İki tarafın
liderliğinin de bunun için birlikte çalışması gerekiyor. İşin bir diğer yanı
da, ekonomik imkânlarla ilgili. Ekonomik durgunluğun olduğu bir yerde, barış
sürecini uygulamaya koymanız çok daha zordur. Dolayısıyla etkili bir politik
liderlik, sağlanacak ekonomik imkânlarla birlikte önemli.”[1]
Henüz Türkiye’de çatışma sonrası döneme girmiş olmasak da
çatışmanın barışa daha hızlı evrilmesi için Mitchell’in deyimiyle kafaların ve
kalplerin yeniden tamiri için yüzleşme, adalet ve telafi politikalarının yanı sıra
pek de gündemde olmayan ekonomi ve kalkınma politikalarının da altyapısının
hazırlığı gerekecek.
Bölgenin
30 yıllık savaş boyunca yıkılan ekonomisinin GAP yatırımları, SODES programları
ve mevcut teşvik yasası ile toparlanacağını beklemek hayal olur. GAP çok uzun
yıllardır sadece Bölge halkı için değil kendi çalışanları için de kurtulmaya
çalıştıkları atıl bir kurum haline dönmüş durumda. 25 yılda birçok çabaya,
tekrar tekrar hazırlanan master planlara rağmen bu kurum toparlanamadı ve
Bölgenin kalkınmasında lokomotif rolünü üstlenemedi maalesef. 2008 yılında GAP Eylem Planı’nın sosyal içerme ayağı olarak
başlatılan, amacı zorunlu göç mağdurları
ve yine dezavantajlı diğer toplum kesimlerin refahını arttırmak olan Sosyal
Destek Programı (SODES) da amacı doğrultusunda
yürütülmedi. SODES’lerin yürütülmesi Bölge’de Valiliklerin keyfi kararlarına
bırakıldı. Oldukça gerekli ve iyi niyetli bir çabayla başlatılan SODES
Programı, bir müddet sonra birçok ile yaygınlaştırılarak, özellikle de devlete
daha yakın duran veyahut eleştiri getirmeyen sivil toplum örgütlerinin devlet
eliyle güçlendirilmesine yarayan bir kaynak konumuna indirgendi. Bölge
kalkınmasında kullanılan bir diğer araç teşvik yasaları da Kürt illerine
istenilen yatırımı çekmedi. Son çıkarılan 5084 sayılı Teşvik Yasası da daha
öncekiler gibi, yasa kapsamındaki birbirinden farklı ekonomik potansiyellere sahip illerin ve
bölgelerin aynı statüde değerlendirilmesi, siyasi baskılarla kapsamının sürekli genişletilmesi, yerelde
yasanın uygulanmasında çıkarılan çeşitli zorluklar nedeniyle istenilen etkiyi göstermedi.
Binlerce boşaltılan ve yakılan köy, mera yasakları, Bölge kırsalında yok
olan tarım ve hayvancılık, yok olan yaşam, şehirlerde bitme noktasına gelen
üretim ve ticaret, her geçen gün artan işsizlik ve açlık… 30 yıllık savaşın Bölgede yarattığı ekonomik
tahribat önümüzde tüm çıplaklığıyla duruyor. Mevcut ekonomik ve kalkınma programlarının bu
tahribatı dönüştürme gücü olmadığı ortada.
Barış süreci ilerlerse (ki umudumuz budur), süreçle birlikte Bölge kırsalından
büyük şehirlerin varoşlarına göç edenlerin bir kısmı geri dönecek, Mahmur gibi
kamplar boşalacak, dağdakiler inecek. Sayıları milyonları bulan bu insanlar evlerine
dönecekler. Bu insanların çok ciddi bir kısmının kırsaldan gittiği düşünülürse,
dönecekleri yer de yine Bölge kırsalı olacak. En az 20 yıldır yuvadan, kırdan,
tarladan, üretimden uzak olan bu insanların çoğu en basitinden bir ağacın nasıl budandığını
bile hatırlamayacaklar. Göç insanların binlerce yıllık üretim kültürünü de yok
etti. Kalkınma ajansları aracılığıyla yıllık hibe ve proje çağrılarıyla
şekillenen şuan ki mevcut kalkınma yaklaşımı ile bu insanları kırdaki
yaşamlarına entegre etmek mümkün değil.
Kapsamlı,
sosyal ve ekonomik çalışmaların elele gittiği, insanı odağına alan hak temelli
kalkınma programlarına acilen ihtiyaç var. Devletin biran önce kapsamlı kırsal
kalkınma programlarını devreye sokarak savaşın tüm tahribatı ile dönecek olan
bu insanlara yaşamlarını yeniden kurabilmelerinde destek olması gerekiyor. Bu
kafaların ve kalplerin tamirine de iyi
gelecektir. Çözüm sürecinde Kalkınma Bakanlığının bir misyonu da bu
olmalı…
Nurcan Baysal
26.11.2013, Diyarbakır
No comments:
Post a Comment